İnsan psikolojisinin derinliklerinde, davranışlarımızı şekillendiren iki güçlü dürtü yer alır: Yıkım ve yapım dürtüsü. Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud, bu dürtüleri “Thanatos” (yıkım dürtüsü) ve “Eros” (yapım dürtüsü) olarak adlandırmış ve bu iki karşıt gücün yaşamımızda nasıl bir denge sağladığını açıklamıştır. Adana Özel Ortadoğu Hastanesi Uzman Klinik Psikoloğu İpek Tadır, yıkım ve yapım dürtüsünün insan yaşamındaki etkilerini ve bu dürtülerle nasıl daha sağlıklı ilişki kurabileceğini anlattı.
Freud’a göre yıkım dürtüsü, yaşamın sona ermesi, tahribat ve var olan düzenin yok edilmesiyle ilişkilidir. Bu dürtü, bireyin agresyon, öfke ve tatminsizlik gibi duygularını ortaya çıkarabilir.
Yapım dürtüsü, Freud’un yaşamı destekleyen, yaratıcılığı ve sevgiyi temsil eden Eros kavramıyla tanımlanır. Bu dürtü, bireyin hem kendi potansiyelini gerçekleştirmesine hem de toplumsal bağlarını güçlendirmesine olanak tanır.
Yapım dürtüsü, bireyin psikolojik esenliğini artırırken toplumsal uyumu da destekler.
Bu iki dürtü, insan psikolojisinde bir denge unsuru olarak var olur. Yıkım dürtüsü eski yapıların yıkılmasını sağlarken, yapım dürtüsü yeninin inşa edilmesine olanak tanır. Bu döngü, bireyin gelişimine katkı sağlayan yaratıcı bir süreci temsil eder.
Bu dürtülerin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi, bireyin ruhsal ve sosyal sağlığı için oldukça önemlidir. İşte bu süreçte atılabilecek bazı adımlar:
Uzman Klinik Psikolog İpek Tadır, yıkım ve yapım dürtüsünün, yaşamın karmaşık doğasının birer parçası olduğunu belirtiyor. Bu iki gücü anlamanın ve yönetmenin hem bireysel mutluluğu hem de toplumsal uyumu artırabileceğini ifade eden Tadır, “Unutmayın, bu süreçte kendinize karşı sabırlı ve şefkatli olmak büyük önem taşır. Eğer bu dürtülerin yaşamınızı nasıl etkilediğini daha derinlemesine keşfetmek isterseniz, bir uzman desteği almayı düşünebilirsiniz. Unutmayın, dengede kalmak bir sanattır.” diyor.