Bedenimiz bazen, anlaşılamayan bir dille kendini ifade eder. Morluk, yara veya hasar olmaksızın ağrıyan bir sırt ya da sebepsiz baş dönmeleri gibi durumlar, birçok insanın yaşamında karşılaştığı ve genellikle nedenini anlayamadığı belirtilerdir. Ancak bu durumların ardında, modern tıbbın sınırlarını aşan karmaşık bir psikolojik yapı bulunabilir. Özel Ortadoğu Hastanesi’nde tedavisi gerçekleştirilen somatoform bozukluğu hastalığını gelin yakından tanıyalım.
Somatoform bozukluk kavramı çeşitli ruhsal rahatsızlıkların bir araya gelerek oluşturduğu bir çeşit hastalık grubudur. En başat özellikleri ise hastalarda yarattığı belirsiz bedensel sorunlardır. Belirsiz kelimesini kullanmamızın sebebi; bu vakalarda muayenenin ardından söz konusu rahatsızlığı izah edebileceğimiz herhangi bir bedensel nedene rastlanamamasıdır. Hastanın sırt, baş, karın ya da eklemler gibi çeşitli uzuvlarında yaşanan ağrı; baş dönmesi, solunum zorluğu, karın şişliği, mide bulantısı veya kalp rahatsızlığı gibi sorunlar şeklinde kendisini gösterir.
Çoğu insan, hayatlarının bazı dönemlerinde zaman zaman belirsiz bedensel rahatsızlıklar yaşar. Eğer söz konusu bu rahatsızlıklar uzun süreler boyunca devam ediyor, şiddetli ve bariz bir acı veriyor ve günlük yaşamını olumsuz yönde etkiliyorsa bu durum somatoform bozukluk olarak adlandırılabilir.
Somatoform bozukluk vakaları depresyon ve korku bozuklukları ile birlikte Almanya’da ve Türkiye’de en sık görülen ruhsal rahatsızlıklar arasında yer alır. İstatistik verileri yaklaşık olarak her yüz kişiden on ikisinin hayatlarında en az bir defa somatoform bozukluk yaşadığını gösteriyor. Verilerden edindiğimiz bir başka ilginç sonuç ise kadın bireylerin erkeklere kıyasla iki kat fazla şekilde bu rahatsızlıklara maruz kaldığı…
Somatoform bozukluklar farklı belirtilerle kendilerini gösterebilirler. Hastalar birbirlerinden farklı ve çok sayıda “belirsiz” bedensel şikâyetler yaşayabilirler. Örneğin kimi hastalarda kalp ve dolaşım rahatsızlıkları görülürken kimileri ağrılardan şikâyet ederler. Genellikle uzun yıllar boyunca devam eden bu rahatsızlıklar somatizasyon bozukluğunun habercisidir.
Bunların haricinde ağrı bozukluğunda bedenin belli bir bölgesi sık sık şiddetli ağrılar yaşayabilir. Bu ağrılar ilk aşamada bedensel bir rahatsızlık zannedilebilir ancak bedensel sorun tedavi edildiğinde bile varlığını sürdürür. Bu da bir çeşit somatoform bozuklukla karşı karşıya olduğumuzu gösterir.
Hipokondriyak bozuklukta ise kişi ağır bir hastalığa yakalanmış olmaktan korkar. Kişinin bedensel problemleri giderildiğinde bile hastanın korkularında hafifleme olmaz.
Somatoform bozukluğun oluşum süreci birden fazla sebebe bağlı ve karmaşık bir süreçtir. Uzun yıllar süresince kişiye etki eden farklı etkenlerin etkileşimi belirleyicidir.
Normal vücut işlemleri kişi tarafından çok daha şiddetli algılanır ve bedensel bir rahatsızlığın işareti olarak görülür. Bu aşamada kişi, rahatsızlıklarına ne kadar odaklanırsa hissettiği şikâyetlerin seviyesi de o oranda artacaktır.
Bu tarz hastalıkları bulunan kişiler, rahatsızlığın kaynağını bulabilmek için defalarca doktora başvururlar. Fakat muayene ve tetkikler herhangi bir bedensel rahatsızlığı olmadığını söylese dahi bu hastaların sakinleşmesini sağlamaz.
Diğer taraftan bu kişiler kendilerine daha çok dikkat etme eğilimi gösterirler. Ağrılarını hafifletebilmek adına bedensel aktivitelerden geri dururlar. Kısa vadede bu davranış işe yarasa bile uzun vadede kişinin bedensel durumunun daha da kötüye gitmesine ve başka duyu bozukluklarına yol açar.
Bu döngü yıllar geçtikçe kötüye giden bir seyir izler ve hastanın normal yaşantısını olumsuz yönde etkiler. Sonuç olarak somatoform bozuklukların oluşum sebebi henüz tıp dünyasınca açıklığa kavuşturulabilmiş değildir. Ancak genetik yapının ve çocukluk evresinde yaşanan travmatik olayların hastalık riskini arttırdığı düşünülmektedir.
Kişide belirsiz bedensel rahatsızlıklar gözlenmeye başladığında bedensel nedenlerle birlikte ruhsal etkenlerin de dikkate alınması gerekir. İlk olarak bütün olası bedensel hastalıkları elemeye çalışırsak belki de hiçbir zaman hedefe ulaşamayabiliriz. Üstelik ruhsal nedenler gözetilmeksizin yapılan bedensel müdahaleler yeni rahatsızlıklara bile sebep olabilir.
Bu tarz rahatsızlıklarda ilk danışılacak kişi aile hekimidir. Aile hekiminin muayenesinin ardından elde ettiği bulgular masaya yatırılarak olası bir bedensel hastalık olup olmadığı araştırılır. Eğer kişinin rahatsızlığını bedensel sorunlarla açıklayamıyorsa uzman bir psikiyatrla tanısal bir görüşme önerilir.
Bu görüşmeler sırasında hastanın yaşantısı ve şikâyetleri hakkında detaylı bilgi vermesi beklenir. Bu sayede yaşanan şikâyetlerin bir başka ruhsal hastalığın işareti olup olmadığı anlaşılabilir.
Bilimsel çalışmalar psikoterapinin somatoform bozukluk vakalarında olumlu etkide bulunduğunu göstermektedir. Hastanın bedensel şikâyetleri ile psikoterapi sayesinde başa çıkabileceğini ve bu sayede günlük hayatını sağlıklı şekilde devam ettirebileceğini unutmamak gerekir.
Terapi sırasında kişinin rahatsızlıklarına rağmen bedenini kontrollü biçimde yeniden zorlaması istenir. Rahatlama hareketleri ve nefes egzersizleri ile ilerleme kaydedilir.
Tedavinin bir diğer unsuru da ilaçlardır. İlaç kullanımının uygun olup olmadığı, hangi ilacın kullanılması gerektiği doktor ve hasta tarafından birlikte kararlaştırılır.
Bu bozukluk, kadınlarda erkeklerden daha sık ortaya çıkar. Ataerkil toplum yapıları ve çocukluktan itibaren pasif roller üstlenen kadınlar, somatizasyon bozukluklarına daha yatkındır. Düşük sosyoekonomik ve kültürel seviyelerde bu bozukluk daha sık görülmekte; Batı kültürlerinde daha nadir, Doğu kültürlerinde ise daha yaygın olarak ortaya çıkmaktadır. Psikosomatik belirti bozukluğunun toplumda sıklığı %5 ile %7 arasında değişmektedir. Belirtiler her yaşta ortaya çıkabilse de, en fazla 20 ile 30 yaş aralığında görülmektedir. Kadınların bu durumu erkeklerden 5-10 kat daha fazla yaşaması, cinsiyet ve kültürel faktörlerle ilişkilendirilmektedir.
Kronik bir seyir izleyen bedensel semptom bozukluklarında, psikosomatik belirtiler zamanla azalabilir, artabilir veya tamamen iyileşebilir. Tıbbi olarak açıklanabilir bir durumu olmayan bireylerin yaklaşık %50 ile %75’inin iyileşme gösterdiği, %10 ile %30’unun ise zamanla kötüleştiği gözlemlenmiştir.
Bu bozukluklar çeşitli belirtilerle kendini gösterir ve her biri kendine özgü özelliklere sahiptir. Panik bozuklukta, birey ani ve şiddetli ataklar yaşarken sağlıkla ilgili kaygı ve somatik belirtiler belirgin hale gelir. Somatik semptom bozukluğunda ise belirtiler daha uzun süre devam eder. Yaygın anksiyete bozukluğunda, kişiler birçok konuya dair kaygılar taşırken, sağlık endişesi bunlardan yalnızca bir tanesidir.
Konversiyon bozukluğunda belirtiler genellikle motor ya da duyu işlev kaybıyla bağlantılıdır. Bedensel semptom bozukluğunda ise, ana odak belirtilerin yol açtığı sıkıntıdır ve birey, somatik belirtilerin arkasında ciddi bir fiziksel hastalık olduğuna dair sanrısal bir inanç taşımamaktadır.
Beden dismorfik bozuklukta birey, fiziksel özelliklerinde hissettiği eksikliklere odaklanır. Hastalık anksiyetesi durumunda, bedensel belirtiler ya çok azdır ya da yoktur. Bu durumda, bireylerin endişeleri genellikle dış görünümden ziyade altta yatan bir hastalık korkusunu yansıtır. Somatik belirtiler mevcut olduğunda, somatik belirti tanısı konulabilir. Bu tanıyı alan kişiler, somatik belirtileri olanlara göre daha az şikayette bulunur ve genellikle hasta olma düşüncesi ile meşguldürler.
NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi’nde görev yapan alanında uzman, deneyimli Psikiyatri birim doktorlarını aşağıdan daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.
Diğer Psikiyatri HastalıklarıÖzel Adana Ortadoğu Hastanesi Psikiyatri Birimi’nde hizmet verilen diğer hastalıklara aşağıdan ulaşabilirsiniz.