Otizm ilk 3 yaşta başlayan ve yaşam boyu süren, kişinin etrafıyla uygun bir ilişki kuramaması şeklinde ifade edilen bir gelişim bozukluğudur. Basit testler yapılarak kolayca tanı konulabilir. Erken tanı ve rehabilitasyon otizmde önemlidir.
Otizm ilk üç yaş içerisinde meydana gelen ve kişinin yaşamı boyunca devam den gelişimsel bir bozukluk olarak tanımlanır. Otizm, kişinin özellikle sosyal ilişkiler kurma ve sürdürme konusunda bazı zorluklar yaşamasına neden olur. Sözel iletişim, göz teması kurma, jest ve mimik kullanımı gibi konularda zorluk çekilmesi ile karakterize bir bozukluktur. Çocuğun konuşma yeteneğinin geç veya sınırlı halde olması, yüksek sesten rahatsızlık duyması ve kolları sallama eğilimi benzeri belirleyici ve tekrarlayan belirtiler gösterir. Otizm tanısı her yaşta koyulabilir. Ancak genellikle çocuğun ilk üç yılı içerisinde ortaya çıkar.
Kimi zaman belirtiler bir yaş öncesinde başlar. Bazı durumlarda ise normal psiko sosyal gelişme sağlanır ve ilk kelimeler söylenmeye başladıktan sonra bir duraksama veya gerileme saptanabilir. Otizmin beyin yapısını ve işleyişini etkileyen sinir sistemi problemlerinden kaynaklanabileceği düşünülmektedir. Yanlış inanışların aksine otizmin çocuk yetiştirme biçimi ile veya ailenin sosyo ekonomik koşulları ile herhagi bir ilişkisi yoktur.
Otizm, yaygın gelişimsel bozukluklardan biridir. Diğerlerini sıralamamız gerekirse:
Otizmin nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte, genetik olduğu kabul ediliyor. Erkeklerde kadınlara göre daha sık görülüyor. Otizmlilerin yüzde 70'inde zeka geriliği bulunurken, yüzde 10unda üstün zeka görülüyor. Otizmle birlikte hiperaktivite bozukluğu, dikkat eksikliği ve duygu durum bozuklukları da görülebilir.
Otizmin en önemli belirtileri;
Ayrıca otizmli çocuklar göz teması kuramaz ya da kısıtlı olarak kurabilir. İsmiyle seslenildiğinde tepki vermez. Aşırı hareketli ya da aşırı hareketsiz olabilir. Çevreleriyle ilgilenmezler, insanlarla iletişim kurmak yerine cansız varlıklara ilgi gösterir. Yaşıtlarıyla diyalog kurmaz ve oyunlara katılmaz. Geç konuşur, konuşmayı öğrenseler bile sürekli aynı kelimeyi tekrarlar ve konuşmayı iletişim aracı olarak kullanmaz. Arabanın tekerleği gibi bir nesnenin bir parçasına aşırı bağlanabilir, her zaman aynı oyunu oynar. Düzen takıntısı olabilir. Hırçın ve inatçı davranışları vardır, kendine ve çevresindeki insanlara ve eşyalara zarar verebilir. Acı ve tehlikeye karşı duyarlı değildir. Yeme bozukluğu olabilir.
Çocukların konuşamaması otizm bozukluğunun bir belirtisi olarak değerlendirilebilir. Çocukluk evresinde yaş gruplarına göre dil gelişimi sürecinin doğal ilerleyişi şu şekildedir:
Bebek ilk bir ay içerisinde hapşırma, öksürme ve ağlama benzeri bazı doğal sesler çıkartırlar. İlk ayın sonunda bebeklerin ağlamaları çeşitli etkenlere göre farklılık gösterir.
İkinci ve üçüncü aylarda bebek gülmeye başlar. Bunun yanı sıra a, e, o gibi sesli harfler ile k ve g gibi sessiz harfleri de çıkartabilme becerisi kazanır.
Dördüncü ve altıncı aylar arasında bebeğin çıkartabildiği sesli ve sessiz harflerin sayısında bir artış yaşanır. Altıncı ayın sonuna gelindiğinde sesli ve sessiz harfleri doğru şekilde birleştirmeye başlarlar.
Yedinci ve onuncu aylar arasında hece tekrarları yapabilecek duruma gelirler. Ma-ma, de-de gibi sesler çıkarabilirler. Bu dönemde yetişkinlerin konuşmasına benzemekle birlikte herhangi bir anlama gelmeyen diziler oluşturabilirler.
On birinci ay itibariyle tek heceli sözcükler söylenmeye ve sonrasında da ilk anlamlı kelimeler telaffuz edilmeye başlanır.
On ikinci ve on sekizinci aylarda bir amaç doğrultusunda sözcükler kullanmaya başlarlar. Bu dönemde çocukların 3 ila 50 sözcükten meydana gelen bir kelime haznesi vardır.
18 – 24. Aylarda da çocuklar nesne ve resimleri isimlendirebilirken kelime hazneleri ise 50-70 kelime düzeyine ulaşır.
İki yaşına gelen çocuklar konuşmaya, yürümeye ve kendi benliklerini keşfetmeye başlarlar. Bu dönemde yaşanan hızlı gelişim sayesinde bebek birçok açıdan bağımsız hale gelir. Motor yetenekleri gelişir ve dil becerisi kazanır. Bir yere tutunarak merdiven inip çıkabilir ve koşabilir. İki yaş çocukları 70 ila daha fazla kelime kullanabilir aynı zamanda iki sözcükten oluşan cümleler kurabilirler. Bu dönem, çocukların etrafındaki dünyayı sürekli olarak sorguladığı, neden ve nasıl sorularını sıkça yönelttiği bir evredir.
Konuşamamak başlı başına bir otizm belirtisi olarak kabul edilemez. Otizm dışında konuşmanın gecikmesine yol açan çok sayıda faktör vardır. Bunları sıralamamız gerekirse:
Otizm bozukluğu anne karnında tespit edilemez. Kız çocuklarında erkeklere kıyasla dört kat fazla rastlanan otizm bozukluğunun nedeni tam olarak saptanabilmiş değildir. Otizm tanısında laboratuar testlerinden veya görüntüleme teknolojilerinden yararlanılamaz. Otizm tanısı ancak çocuk psikiyatristi tarafından konulabilir. Bunun için çocuğun gözlemlenmesi, bazı gelişim testlerinin uygulanması ve aileye çeşitli soruların yöneltilmesi ile mümkün olur. Tanı koyulabilmesi için şu kontroller yapılır:
İşitme testi
Otizmde erken tanı ve müdahale çok önemlidir. Ancak otizmin kesin bir tedavi olmadığı gibi, otizmli bireylerin hepsine uyan tek bir tedavi yöntemi de yoktur.
Otizm tedavisinde amaç, semptomları azaltarak gelişimi desteklemek ve çocuğun yapabileceği işlevlerin en üst düzeyde olmasını sağlamaktır. Okul öncesi dönemde yapılacak erken müdahale çocuğun iletişimsel, işlevsel ve davranışsal becerileri öğrenmesine yardımcı olacaktır.
Otizme yönelik tedavi ve müdahaleler geniş kapsamlı olabilir. Ayrıca kişinin gereksinimleri de zaman içinde değişebileceği için buna uygun bir tedavi programı uygulanmalıdır.
Otizmde pek çok tedavi yöntemi kullanılır.
Davranış ve iletişim terapilerinde sorunlu davranışları azaltmaya ve yeni beceriler öğretmeye odaklanılır ve çocuklara çeşitli sosyal durumlarda nasıl davranacaklarını ya da nasıl daha iyi iletişim kuracaklarını öğretilir.
Eğitim terapilerinde sosyal becerileri, iletişimi ve davranışı geliştirmek için çeşitli aktivite programları uygulanır.
Aile terapilerinde ailenin diğer üyeleri, çocuğun sorunlu davranışlarını yönetmek, sosyal etkileşim becerilerini geliştirmek ve iletişim kurmayı öğretmek için nasıl davranmaları gerektiğini öğrenir.
Kişinin gereksinimleri doğrultusunda konuşma terapisi, günlük hayatta gerekli olacak faaliyetler için iş ve uğraş terapisinin yanında hareket ve denge konusundaki sorunları iyileştirmek için fizik tedavi çalışmaları da yapılabilir.
Otizmin ilacı yoktur ancak bazı semptomların kontrolü için doktorun önerdiği ilaçlar kullanılabilir.
Özel eğitim süreçleri ile otizmli çocukların kendi kendilerine yetebilen, toplumla uyumlu bireyler olması hedeflenir. Aileler otizmli çocuklarının diğer herkes gibi düşünemediğini kabullenmelidir. Otizmli çocukların ailelerine düşen görevleri sıralamamız gerekirse:
Çocuğu davranışları ve düşünceleri dikkatli gözlerle izlenmeli. Çocuğun neye ne zaman tepki verdiğinin anlaşılması gerekir.
Çocuğun kendi dünyasında mutlu olduğunu bilmek gerekir.
Çocuktan beklentilerin doğru ayarlanması gerekir.
Otizm bozukluğunun erken dönem belirtileri arasında sallanmak, etrafında dönmek ya da el çırpmak gibi kendini tekrar eden hareket ve davranışlar yer alır. Bununla birlikte atipik sosyal iletişim, uzun süreli öfke nöbetleri, dokunmaya, bazı seslere ve kokulara karşı aşırı hassasiyet de gözlemlenir.
Ortalama her yüz çocuktan birinde görülen otizm bozukluğunun genetik etkenlerle ilişkisi çok belirgin değildir. Ancak otizmli bir çocuğun kardeşinde otizm görülme ihtimali yüzde 3 civarındadır. Akraba evliliklerinden doğan çocuklar da otizm bozukluğu açısından risk teşkil eder. Otizmli çocukların akrabalarında da bu bozukluğun görülme riski diğer çocuklara kıyasla daha yüksektir. Ancak yine de otizmin genetik olarak aktarıldığı söylenemez.
Otizm türleri bilimsel olarak kesin bir sınıflandırmaya tabi tutulmuş değildir. Yüksek işlevli ve düşük işlevli otizm şeklinde iki ana başlık altında incelenir.
Otizm belirtileri gösteren fakat yeterli tanı kriterlerini taşımayan vakalar atipik otizm olarak adlandırılır. Bu vakaların iyileşme süreci daha kolay olabilir. Özel eğitimle bu çocukların konuşma becerileri ve motor becerilerini geliştirilmesi sağlanır.
Çocukluk döneminde uygulanan aşıların otizme yol açtığına dair yaygın bir inanış olsa da bu gerçeği yansıtmamaktadır.
Bebeğin gelişim sürecinde kendi kendine konuşma eğilimi sıkça rastlanılan bir durumdur. Çocuklar yeni öğrendikleri şeyleri saatlerce tekrar edebilmektedir. Yeni kelimeler öğrenmek çocukları eğlendirir. Bu durum otizme yorulmamalıdır.
Yapılan araştırmalara göre iki yaş öncesi çocuklarda televizyon izlemek, bilişsel gelişimi olumsuz yönde etkileyebiliyor. Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu ve otizm arasında bir ilişki olduğundan söz eden çok sayıda araştırma mevcuttur. Ekran alışkanlıkları hafif otizm bulgularının derinleşmesine yol açabilmektedir.
Otizm tanısı için çocuk ve ergen ruh sağlığı uzmanları, çocuk psikologları ve çocuk nörolojisi uzmanları yetkindir. Eğer çocuğunuzda otizm bozukluğu şüphesi yaşıyorsanız Çocuk Ruh Sağlığı birimine başvurabilirsiniz.
Otizmli bireyler arasından nadiren müzik, matematik ve benzeri bir alanda üstün yetenekli insanlar çıkabilmektedir. Ancak bu bir genelleme olamaz. Otizmli bireyler çoğunlukla uyum sorunu yaşamaktadırlar.
Hayır. Otizm, beyinde gelişme geriliği kaynaklı nörolojik bir hastalıktır. Biyolojik nedenlerden kaynaklanır. Psikolojik etkenleri bulunmaz.
Belirtileri çocuk doğar doğmaz görülür. Ancak bu belirtilerin çoğu çocuk 3 yaşına gelmeden ortaya çıkmaya başlamaktadır.
Otizmin bir tedavisi henüz yoktur. Çocuk yaşam boyu bu hastalığı taşır. Ancak eğitim ve çeşitli terapilerle bazı belirtiler ortadan kaldırılarak yaşam düzeyi geliştirilebilmektedir.
NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi’nde görev yapan alanında uzman, deneyimli Çocuk ve Ergen Psikiyatri birim doktorlarını aşağıdan daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.
Doktor güncelleniyor.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Birimi’nde hizmet verilen diğer hastalıklara aşağıdan ulaşabilirsiniz.