Kişinin gerçeklik ile iletişiminin kopmasına neden olan psikolojik bir durumdur. Kişi gerçek ile hayal arasında bağlantıyı kaybeder, gerçek olmayan şeylere inanabilir veya görebilir. Başkalarının duymadığı sesleri duyduğunu söyleyen bu kişiler, sık sık takip veya tehdit ediliyormuş hissine de kapılabilmektedir.
Psikoz, gençlik ile genç yetişkinlik dönemi arasında ortaya çıkan, kişinin gerçek ile hayal arasında bağlantı kuramamasına neden olan ve beynin bilgileri işleme sürecini de etkileyen bir dizi psikotik bozukluktan biridir. Psikoz vakaları gerçek olmayan şeylere inanabilirler. Kişiliklerinde değişim yaşanırken, düşünme ve davranış biçiminde değişiklik görülür.
Beynin yapısında meydana gelen değişimler ve yaşanan zihinsel bozuklukların neticesinde oluşan psikoz durumu, şizofreni, stres faktörü, alkol veya uyuşturucu madde kullanımı, bipolar bozukluk, depresyon veya genetik etkenlerden kaynaklanabilir.
Psikoza yol açabilen unsurları sıralamamız gerekirse
Psikoz belirtileri şöyle sıralanabilir:
Atipik psikoz, birden fazla psikoz türünün belirtilerini taşıyan ve sınıflandırılamayan kişilik bozukluğudur. Genetik yatkınlık ve çevresel faktörler rahatsızlığın ortaya çıkmasında etkilidir. İlaçla tedavi edilebilir ancak hastalığın nüksetme olasılığı yüksektir. Atipik psikoz hastalarının çoğunda mistik ve normal olmayan düşünceler gözlemlenir. Atipik psikoz hastaları dış dünyayı bir tehdit olarak görür. Sürekli takip edildiğini, arandığını düşünen kişi zamanla evden çıkamayacak hale gelir.
Organik olmayan psikoz hastaları, dünya ile gerçek arasında bağ kuramaz. Genellikle çevresel etkilerle ortaya çıkan organik olmayan psikoza, çoğu zaman uyuşturucu vb. maddelerin kullanımları sebep olur. Hasta, halüsinasyonlar görür, çeşitli sesler duyduğunu sanır. Bu kişiler, kendilerinde özel güçlerin varlığına inanabilir.
Akut psikoz, aniden başlayan ve bir defalık gerçekleşen bir psikoz türüdür. Akut psikoz, bir ölümün ardından yaşanan yas, biten bir evlilik, işsizlik, kaza geçirme, doğum, sosyal çevreden izole olma gibi nedenlerle oluşur. Düşünce ve algı değişimlerine, motivasyon düşüklüğü ve asosyalliğe neden olur.
Psikozun alt tiplerinden olan şizofreni; kişinin duygu, düşünce ve hareketlerini ifade şeklini, gerçeği algılamasını çarpıtan ve kişinin çevresiyle ilişkilerini bozan ciddi bir beyinsel rahatsızlıktır. Şizofreni teşhisinin konulması için semptomlar, en az 6 ay boyunca devam etmelidir. Şizofreni hastasında delüzyonlar, halüsinasyonlar, konuşma ya da davranışlarda bozukluk, duygu veya duygu ifadesi eksikliği, duruma uygun olmayan duygulanım, dengesizlik gibi belirtiler görülür. Şizofreni, genetik nedenlerle olabileceği gibi, beyindeki belirli kimyasallardaki bazı dengesizlikler, anormal beyin yapısı ve fonksiyonu ya da çevresel faktörlerle de ortaya çıkabilir.
Psikozun alt tiplerinden olan ve paranoya olarak da bilinen sanrısal bozukluklar nadir görülen bir hastalıktır. Sanrısal bozuklukta, kişide genelde iyi organize olmuş tek bir sanrı vardır ve bu sanrının çevresinde gerçeğe uymayan bir dizi düşünce olur. Kişi, kendi hezeyanı doğrultusunda kanıt toplamaya çalışır, her veriyi bu yönde yorumlar.
Kısa psikotik bozukluk, 1 ayı geçmeyen ama 1 günden de az olmayan sanrı, varsanı, dezorganize konuşma ve davranış gibi psikotik durumdur.
Şizofreniform bozukluk semptomları, şizofreninin semptomlarıyla benzerdir ama en az 1 ay, en fazla 6 ay sürer. Bu bozukluk tedavi edildikten sonra kişi, önceki işlevsellik düzeylerine geri dönerler.
Şizoaffektif bozukluk, psikotik ve duygu durum bozukluklarının öğelerinin ikisini de barındırır. Psikotik belirtiler gerçeklikle bağın kopması anlamına gelir, halüsinasyonlar ve delüzyonlar da içerebilir. Duygu durum bozukluğu belirtilerinde ise uyku bozuklukları, çok düşük veya çok yüksek ruh hali, enerji ve iştah değişimleri, konsantrasyon bozukluğu vardır.
Madde ya da ilaç kullanımının doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı olarak ortaya çıkan delüzyon ve halüsinasyonların görülmesidir.
Psikotik semptomların altında yatan tıbbi durumdan dolayı ortaya çıktığı bozukluktur.
Psikoz, çoğu zaman kişinin davranışları ve gösterdiği belirtilerin değerlendirilmesi ile teşhis edilmektedir. Yaşanan belirtilerin şiddeti de tanı için önemli bir veridir. Uzman Psikiyatr yaptığı kapsamlı değerlendirmelerin ardından psikoz tanısı koyarak tedavi planlamasını hayata geçirebilir. Psikoz durumuna yol açabilecek bazı tıbbi belirtiler mevcutsa doktor, kişiden kan testleri de isteyebilir.
Psikoz rahatsızlıklarında uygulanacak tedavi kombinasyonu ve ilaç tedavisi desteği sonucu kişide iyileşme görülebilir.
Psikoz hastaları aşırı derecede tedirgin, endişeli ya da stresli olduğu için doktor ya da tıbbi personel hastayı rahatlatmak ve sakinleştirmek için hızlı etkiye sahip bir enjeksiyon uygulayabilir. Psikoz hastalığının tedavisinde antipsikotik denilen ve psikopatolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan bir ilaç grubu uygulanır. Bu ilaçlar, delüzyonların ve halüsinasyonların azalmasına etki ederken, hastanın daha net ve bilinçli düşünmeye başlamasına yardımcı olur.
Hastalığın belirtilerini kontrol altına almak için uygulanan antipsikotik ilaçlar, uzun süreli kullanılmaz. Ancak şizofreni hastalarının ömür boyu bu ilaçları kullanması gerekebilir.
Psikotik atakları bulunan hastalarda ise bilişsel davranışçı terapi, tedavi sürecinde etkilidir.
Psikoz hastalarında en sık görülen belirtiler; sosyal yaşama uyum sağlayamama, bir işe odaklanamama, sürekli olumsuz şeyler düşünmek, insanlardan uzaklaşmak ve yalnız kalma isteği, sağlıklı düşünememek, olmayan şeyleri görüp duyduğunu sanmaktır.
Psikotik hastalıkların tedavisinde kullanılan antipsikotik ilaçlar, hastalığın iyileşmesinde etkilidir ancak bilişsel ve rezidüel belirtiler, asosyallik, motivasyon ve kişinin yaşam kalitesinde düşüş gibi belirtiler görülebilir. Bunun nedeni ilaçların sadece belirli düzeyde etkisinin olması veya ilaçların tavsiye edildiği gibi kullanılmamasıdır. Hastanın ilaç tedavisini kendiliğinden sonlandırması ise hastalığın yeniden nüksetmesine ya da alevlenmesine yol açabilir.
Hastanın gerçeği değerlendirme becerisinin zarar gördüğü, hayal ve gerçeği birbirinden ayırt etmekte zorlandığı vakalar atipik psikoz olarak adlandırılır.
Organik olmayan psikoz vakaları çoğu zaman çevresel etkenlerden dolayı ortaya çıkar. Temel tetikleyici unsur yasaklı maddelerin kullanılmasıdır. Organik olmayan psikoz vakalarında hasta gerçekte var olmayan sesler duyma eğilimindedir.
Bir insanı psikoz durumuna sürükleyen etkenler arasında başlıcaları depresyon, stres, fiziksel bazı rahatsızlıklar, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığıdır.
Psikoz sanılanın aksine tedavi edilebilen, geçici bir sorundur. Buna karşın tanı ve tedavi hamlelerinde geç kalınmak, psikoz şikayetlerinin ve bu şikayetlerin yol açtığı etkilerin daha şiddetli olmasına neden olabilir.
Manik–depresif bozukluk olarak da bilinen bipolar bozukluk, kişide uzun vadede zihinsel ve fiziksel açıdan işlev kaybına neden olan bir ruh sağlığı hastalığıdır. İki farklı hastalık dönemi bulunan bu hastalıkta ilk dönem coşkunluk ve taşkınlık, ikinci dönem ise çökkünlüktür. Erişkinlerde %6 görülme sıklığı bulunan bu hastalığın tedavisine işlev kaybı yaşanmadan başlanması gerekir.
Bipolar bozukluk, diğer adıyla manik-depresif bozukluk kişinin enerjisini, ruh halini, konsantrasyonunu ve gündelik aktivitelerini yerine getirme becerisini etkileyen bir psikolojijk-psikiyatrik bir hastalıktır. Bipolar bozukluk, kişinin kendini çok iyi hissederken, bir anda içe kapanık bir hale gelmesine ya da kişinin manik depresyon tanımına da uyan ruh hallerinde olmasına neden olabilir. Bipolar bozukluk aşırı uç bir haldir. Çoğu kişi duygu durum bozukluklarını kendiliğinden fark edebilirken, ileri derecede yaşayanlar, bu durumu kendi kendilerine fark edemez, çevresindeki insanların uyarılarıyla hastalığı fark eder.
Bipolar bozukluk aşırı uç bir haldir. Bipolar hastaları, genellikle çevresindeki insanların uyarılarıyla hastalığı fark eder.
Bipolar bozukluğun mani dönemdeki belirtileri şöyle sıralanabilir:
Bipolar bozukluğun depresif dönemdeki belirtileri ise şöyle sıralanabilir:
Bipolar bozukluğun tanısı, aile öyküsünün alınmasının ardından klinik izlenimle konulur. Hastaya kesin olarak bipolar tanısının konulması için manik ve depresif atakların gözlemlenmesi gerekir. Kişide alkol veya madde bağımlılığı gibi sorunlar varsa tanıyı koymak zorlaşabilir.
Psikiyatr, kişiye mani veya hipomani durumunda kendine zarar verici düşüncelere kapılıp kapılmadığı, gibi sorular sorar. Hastanın aşırı aktif tiroide sahip olma durumu da düşünülerek çeşitli testler yapılabilir. Bunların yanında, beyindeki fonksiyonları incelemek için MR ya da diğer görüntüleme yöntemlerinden de yararlanılabilir.
Bipolar bozukluğun tedavinde, hastanın hekimle iş birliği içinde olması ve ailesinin desteği büyük öneme sahiptir. Atakların önemli kısmında hasta ne hissettiğini ve kendisinde ne tür değişikliklerin olduğunu fark edemeyebilir. Depresif dönemde olan hasta mutsuzluk ve hayattan keyif alamamaktan şikâyet edebilir ve sorun anlaşılamayabilir. Fakat mani dönem, genellikle kişinin çevresi tarafından fark edilir.
Atak dönemlerinde hasta depresif bir dönemdeyse antidepresanlar aracılığıyla duygu durum düzenleyici ilaç tedavisi uygulanır. Manik dönemde, eğer psikotik belirtiler de sürece eşlik ediyorsa antipsikotiklerden yararlanılır.
Bipolar bozukluğun nedeni kesin olarak bilinmiyor. Ancak beyindeki kimyasal dengesizlikler, genetik aktarım ve yaşanan travmalar gibi tetikleyici faktörler ortaya çıkmasında etkilidir.
Bipolar bozukluğun tedavi süreci, atakların oluşmasını önlemeyi amaçlar. Duygu durum dengeleyici ilaçlar bu durumun engellenmesinde önemlidir.
NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi’nde görev yapan alanında uzman, deneyimli Çocuk ve Ergen Psikiyatri birim doktorlarını aşağıdan daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.
Doktor güncelleniyor.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Birimi’nde hizmet verilen diğer hastalıklara aşağıdan ulaşabilirsiniz.