Kişide Reflü hastalığının oluşmasının ardından doktorlar ilk olarak ilaç tedavisi ile hastalığı iyileştirmeyi amaçlar. Reflü diyeti de dahil olmak üzere yaşam tarzında bazı değişiklikler öngören ilaç tedavisi, yeterli olmadığı veya hastalığın son derece ağır seyrettiği durumlarda ameliyat yöntemine başvurulur.
Reflü sorunun cerrahi tedavisinde günümüzde en popüler yöntem olarak öne çıkar. Tıp dünyasında yaşanan teknolojik ve metodolojik yenilikler, çok sayıda hastalığın tedavisini geçmişe göre çok daha konforlu, güvenli ve başarılı hale getirdi. Kapalı reflü ameliyatının ardından hastalar, geleneksel açık cerrahiye kıyasla çok daha konforlu ve kısa bir iyileşme süreci geçirirler.
Reflü hastalığını tanımlamak gerekirse mide içeriğinin ve sıvısının yemek borusuna geri kaçmasıdır. Bu rahatsızlık çoğunlukla yemek borusu ve midede yanmaya neden olur. Yutma güçlüğüne yol açar. Kimi zaman yağlı ve baharatlı yiyeceklerin çokça tüketilmesi de midede yanmaya neden olabilir. Yutkunurken hissedilen ağrı, geğirme ve mide bulantısı gibi semptomları da vardır.
Reflü sorunun başlangıç aşamasında genellikle beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesiyle sonuç aranır. Kişinin yaşam tarzında sağlıklı bir takım değişiklikler yapması, uyku pozisyonunun değiştirilmesi gibi çözümlerle tedavi aranır. Fakat bazı hastalarda reflü sorununun çözümü için bu yöntemler yeterli olmaz ve reflü kontrol altına alınamaz. İlaç uygulamaları da sonuç vermediği taktirde cerrahi tedavi seçeneğine yönelmek gerekir.
Reflü hastalığı çoğunlukla ilaç uygulamaları ile tedavi edilebilir. Ancak ilaçlarla tedavi sağlanamadığında reflü ameliyatıyla hastalık kalıcı olarak tedavi edilebilir. Ameliyatın ardından yaşam tarzına ve beslenme alışkanlıklarına dikkat eden hastalar kısa sürede sağlığına kavuşabilmektedir. Kapalı reflü ameliyatının ardından hasta bir gün süresince hastanede gözetim altında tutulur ve sonrasında taburcu edilir. Ortalama üç veya dört günlük bir sürenin ardından hasta günlük yaşantısına dönebilir.
Klasik açık cerrahi operasyonlarına kıyasla enfeksiyon ve kanama riski çok daha azdır. Hasta konforlu bir iyileşme süreci yaşar. Açılan kesiler minimaldir. Estetik açıdan hasta kendisini daha iyi hisseder.
Kapalı Nissen ameliyatı 1990’lı yıllardan bu yana reflü hastalığının tedavisinde başarı ile kullanılmaktadır. Hem hasta hem de doktor açısından önemli bir konfor sağlayan Nissen Ameliyatı reflü tedavisinde altın standart olarak kabul edilir.
Nissen ameliyatında maksimum 1 cm boyutunda kesiler açılır. Eğer hastada reflüye ek olarak mide fıtığı da bulunuyorsa, bu sorun da giderilebilir. Bu yöntemde hastaya yerleştirilen bir kapak sistemi, gıdaların yemek borusuna geri kaçmasını engeller.
Her cerrahi prosedürün sonrasında bazı risk unsurlarının önlenebilmesi için dikkat edilmesi gereken bazı konular vardır. Kapalı Reflü Ameliyatı sonrası dikkat edilmesi gerekenleri sıralamamız gerekirse:
Kapalı reflü ameliyatları yüzde 90 civarında başarı oranına sahiptir. Hastanın genel sağlık durumu, cerrahın uzmanlık ve tecrübesi ve sağlık kuruluşunun donanımı operasyonların başarısı üzerinde etkilidir.
NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi’nde görev yapan alanında uzman, deneyimli Genel Cerrahi birim doktorlarını aşağıdan daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Genel Cerrahi Birimi’nde hizmet verilen diğer hastalıklara aşağıdan ulaşabilirsiniz.