Günümüzde en önemli sağlık sorunlarından biri olan obeziteyle mücadele için yapılan kilo kaybı ameliyatları da dahil olmak üzere çok sayıda operasyon laparoskopik yöntemle gerçekleştiriliyor. Kapalı mide ameliyatları açık ameliyatlara kıyasla hasta için çok sayıda avantaj sağlıyor. Kapalı ameliyatlarda hasta hem operasyon sırasında hem de sonrasında çok daha konforlu bir iyileşme süreci geçirir. İyileşme süresi acısız ve hızlı olduğu gibi ameliyatın riski ve süresi de açık ameliyatlara göre daha azdır. Obezite cerrahisinde başarı yüzdesi en yüksek iki kapalı ameliyat metodu gastrik bypass ve sleevegastrektomi metotlarıdır. Tüp mide ameliyatı olarak da adlandırılan sleevegastrektomi, son senelerde en çok tercih edilen obezite ameliyatı haline gelmiştir. Kapalı tüp mide ameliyatlarında midenin iştah hormonu Gherelin’i salgılayan bölümü alınarak midenin gelişmeye eğilimli kısmından hastanın kurtarılması hedeflenir. Mide organı hacim açısından küçüldüğü için ameliyatın ardından hasta eskiye kıyasla çok daha az besinle doyar. İştah hormonu da salgılamadığı için normalin üzerinde bir açlık hissi yaşamaz. Bu da hızlı ve sağlıklı biçimde kilo vermesini sağlar.
Tüp mide ameliyatında amaç midenin hacminin küçültülmesi ve kişinin gıda alma kapasitesinin kısıtlanmasıdır. Obezite tedavisinde kullanılan en başarılı yöntemlerden biridir. Kapalı obezite cerrahisi sırasında midenin büyük bir kısmı çıkartılır. Hastada tüp şeklinde ince bir mide bırakılır. Bu hastalar yeni yaşantılarında daha az gıda alır ve çok daha kolay doygunluk hissine ulaşırlar. Sleeve gastrektomi veya tüp mide ameliyatı kişinin kilo vermesini teşvik eder ve obeziteden kaynaklanan sağlık sorunlarının giderilmesini sağlar.
Tüp mide ameliyatı kişinin vücut kitle indeksi 40 ve üzeri değerlerde olan kişilerde tercih edilir. Yani morbid obezite tanısı konulan kişiler tüp mide ameliyatı için uygun adaylardır. Bunun yanı sıra vücut kitle indeksi 35 ve üzeri olup, obezite kaynaklı önemli sağlık problemleri yaşayan kişiler için de tüp mide ameliyatı tavsiye edilmektedir. Beslenme programları ve egzersizlerle kilo verilemediği durumlarda kapalı obezite cerrahisi ile sağlıklı kilo aralığına ulaşmak mümkündür.
Tüp mide ameliyatının gerçekleştirilebilmesi için ilk olarak kişinin beden kitle indeksinin 40 ve üzeri değerlerde olması ve morbid obezite tanısı konulması gerekir. Bunun yanı sıra beden kitle indeksi 35-40 aralığında olmakla birlikte kişi obeziteden kaynaklı hipertansiyon veya diyabet gibi ciddi sağlık sorunları yaşıyorsa da kapalı obezite cerrahisine başvurulabilir.
Tüp mide ameliyatı veya kapalı obezite cerrahisi hastaların kilo vermesini sağlamakla kalmaz aynı zamanda obeziteden kaynaklanan birçok sağlık sorununun da önlenmesini sağlar. Ameliyat olan bireyler yeni yaşantılarında çok daha küçük porsiyonlar tüketerek doygunluk hissine ulaşırlar. Hastanın gıda tüketimi sınırlanmış olur. Midenin küçülmesinden dolayı hastanın aldığı kalori miktarı azalır ve kilo kayıpları başlar. Ancak hastaların ameliyattan sonra beslenme düzenlerinde ve yaşam tarzlarında bazı önemli değişiklikler yapmaları gerekir. Kilo verirken bazı besin değerlerinin eksik kalmaması için doktorun ve diyetisyenin önerilerine harfiyen uymak gerekir.
Tüp mide ameliyatı kapalı yani laparoskopik cerrahi yöntemi ile gerçekleştirilir. Operasyon sırasında hastanın karın bölgesinde minimal kesiler açılır. Operasyona rehberlik eden bir kamera ile bölge görüntülenir. Midenin büyük bir kısmı, operasyon sırasında kesilir ve tüp formunda ince bir mide bırakılır. Bu yeni mide hastanın daha az gıda almasını, daha çabuk doymasını ve daha az kalori almasını sağlar. Genellikle bir veya iki saat gibi bir sürede tamamlanan kapalı obezite cerrahisinin ardından hastanın birkaç gün hastanede gözetim altında tutulması gerekir. Açık cerrahi yöntemi ile kıyaslandığında kapalı obezite cerrahisinde komplikasyon riski çok daha düşüktür. Hasta çok daha çabuk ve konforlu şekilde iyileşir.
Tüp mide ameliyatlarının öncesinde hastanın doktor tarafından kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutulması gerekir. Bu süreçte hastanın beslenme alışkanlıkları, psikolojik durumu ve genel sağlık durumu incelenir. Operasyondan önce hastaların alkol ve sigara tüketimini bırakmaları gerekir. Bu süreçte doktorun beslenme tavsiyelerine uyulmalıdır.
Kapalı obezite cerrahisinin ardından hastaların takip etmesi ve uygulaması gereken bir beslenme ve egzersiz programı olur. İlk birkaç haftalık periyotta hastanın sıvı ve püre kıvamında gıdalarla beslenmesi gerekir. Ancak bir yandan hastanın düzenli olarak mineral ve vitamin takviyesi alması gerekir. Tüketebileceği gıda miktarı azaldığı için vücudun ihtiyaç duyduğu mineral ve vitaminlerin takviyeler yoluyla sağlanması gerekir. Hastanın doktor kontrollerini aksatmaması, herhangi bir komplikasyon riskiyle karşılaştığı anlarda geç kalmadan doktoru ile iletişime geçmesi önemlidir.
Her cerrahi prosedürde olduğu gibi kapalı obezite cerrahisinde de bazı komplikasyon riskleri söz konusudur. Bu riskler arasında anesteziden kaynaklı bazı sorunlar, kanama, enfeksiyon, bağırsak tıkanıklığı ve benzeri durumlar sıralanabilir. Uzun vadede mide reflüsü, safra taşları, besin yetersizliği ve ülser benzeri problemler yaşanabilir. Ameliyattan önceki ve sonraki dönemde hastanın doktoru ile iletişim halinde olması ve tavsiyelerine harfiyen uyması büyük önem taşır.
Tüp mide ameliyatı tıbbi olarak bariatrik cerrahi kapsamına girer. Hastanelerin genel cerrahi birimlerince yönetilir. Hastaların kapalı obezite cerrahisi için genel cerrahi bölümü ile iletişime geçmeleri gerekir. Genel Cerrahi Uzmanı Hekim, operasyondan önce hastayı kapsamlı bir değerlendirmeden geçirir. Bu noktada beslenme uzmanı ve endokrinoloji biri tarafından da bir değerlendirme yapılır ve hastanın bu ameliyat için uygun olup olmadığına karar verilir. Bu uzmanlar hem ameliyat öncesinde hem de ameliyat sonrasında hastanın sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemesine yardımcı olurlar.
Kapalı obezite cerrahisinin ardından eğer hasta hızlı bir şekilde aşırı kilo kaybederse cildinde bazı sarkmalar yaşayabilir. Bu durum genellikle uzun yıllarını fazla kilolu olarak geçirmiş ve bir anda büyük kilo vermiş kişilerde karşımıza çıkar. Ciltteki sarkmanın düzeyi çeşitli etkenlere bağlıdır. Cildin elastikiyeti, genetik etkenler, hastanın yaşı ve ameliyat sonrası egzersiz ve beslenme disiplinine uymasıdır.
Yapılacak düzenli egzersizler ile sarkma sorunu ortadan kaldırılabilir. Cildin elastikiyetini muhafaza edebilmek için hastanın dengeli ve sağlıklı bir beslenme rutini oluşturması ve bol miktarda su tüketmesi gerekir. Eğer bu yöntemlerle sarkma şikayetlerinin önüne geçmek mümkün olmuyorsa plastik cerrahi müdahaleleri gündeme gelebilir.
NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi’nde görev yapan alanında uzman, deneyimli Genel Cerrahi birim doktorlarını aşağıdan daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Genel Cerrahi Birimi’nde hizmet verilen diğer hastalıklara aşağıdan ulaşabilirsiniz.