İdrar yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarda sıkça görülen bir hastalıktır. İlerlemesi durumunda kalıcı böbrek hasarlarına yol açıp kronik idrar yolu enfeksiyonu riskini artırdığı için tedavisi önemlidir.
Vesikoüreteral reflü, mesanede biriken idrarın yeniden böbreğe kaçması durumudur. Bu durumda idrar kesesinden böbreklere idrar akışı vardır. Yani ters yönlü bir boşaltım süreci yaşanır.
İdrar kesesi hastanın yaşına göre değişir ancak mesanede 400-500 cc idrar biriktikten sonra boşaltım sağlanmaktadır. İdrarın mesaneden üreter borucuklara (üreter) geri kaçmasını önleyen kapakçıklar veya diğer sistemlerin aksaması sonucu idrarın böbreklere geri kaçması veya reflü oluşmaktadır.
Çok sık görülen bir rahatsızlık olmasa da daha önce idrar yolu enfeksiyonu geçirmiş çocuklarda karşılaşılan bir sorundur. Yaş ilerledikçe risk de azalmaktadır. Vesikoüreteral reflünün en çok rastlanan nedeni ise doğumsal olarak idrar kanalı-mesanenin yetersiz gelişimidir.
Hastalığa ilişkin tanı koyulurken idrar analizi gerçekleştirilir. Böbrek, mesane ve idrar yollarına dair ultrasonografi tetkiklerine başvurulur. Ultrason görüntüleri incelenerek hastanın organlarındaki yapısal bozukluklar teşhis edilebilmektedir.
Bunun için işeme sistoüretrografisi adı verilen bir tetkik gerçekleştirilir. Çocuk yatar vaziyetteyken, idrar yolu içerisine bir katater yerleştirilir. Sonrasında mesane içerisine kontras madde uygulanır. Röntgen çekildiğinde görüntüleme imkanı elde edilmiş olur. Çocuğun işediği sırada ve mesanesi doluyken röntgen filmi çekilir. Bu yöntemle mesaneden böbreklere idrar kaçışı olup olmadığı tespit edilebilmektedir. Bu sayede hastalığa ilişkin kesin tanı koyulabilmektedir. Bunun için bir veya iki röntgen filmi yeterli olmaktadır.
Bazı vakalarda damardan radyoizotop madde verilerek böbreklerdeki hasarın düzeyi de tespit edilebilmektedir.
Vesikoüreteral reflü ile birlikte;
Bebeklerde ise;
İdrar yolu enfeksiyonuna neden olan durumlarda ise;
Zamanında tespit edilmemesi durumunda böbreklerde ciddi hasar bırakacak sorunlara neden olabilmektedir. Belirtiler görüldüğü zaman mutlaka bir doktora başvurulması gerekmektedir.
Vesikoüreteral reflü hastalığının tanısı için önce Voiding Sistoüretrografi (VCUG) denilen bir test yapılır. Ardından idrar esnasında idrar kesesinin filmi çekilir. Hastalığın seviyesi tespit edildikten sonra böbreklerin etkilenip etkilenmediğini anlamak için sintigrafiye başvurulur.
Tedavi öncesi hastanın yaşı, işeme alışkanlıkları, böbrek sağlığı, aile geçmişi ve hastalığın seviyesi bir arada değerlendirilir.
Enfeksiyon oluşumunu önlemek için antibiyotiğe başlanarak hasta takip edilir. Enfeksiyonu önlemek için erkeklerde yapılmamışsa sünnet önerilir.
Enfeksiyonun tekrarlandığı, böbrek fonksiyonlarının zarar gördüğü hastalarda ise cerrahi yönteme ihtiyaç duyulur.
Cerrahi yöntemle; idrarın böbreğe kaçmasının önüne geçilmek istenilir. Bunun için mesane ile üreter arasındaki kapakçık onarılır.
Günümüzde Vesikoüreteral Reflü ameliyatlarında endoskopik yöntemler tercih edilir.
Hastalığa zamanında ve erken müdahale edildiğinde ilaç ve cerrahi yöntemlerle böbrekler etkilenmeden hastalık ortadan kaldırılabilir.
İşeme sırasında mesanenin kasılması ve bu sırada mesane çıkışındaki idrarı tutan mekanizmaların açılması gerekir. İdrar vücuttan tam bir koordinasyon halinde atılmaktadır. Eğer mesane adeleleri kasılarak aynı zamanda çıkışta idrarı tutan mekanizmalar eş zamanlı olarak açılmazsa mesane – işeme uyumsuzluğu meydana gelir. Bu uyumsuzluklar nedeniyle mesane tam olarak boşaltılamayabilir. Bu da mesane içerisindeki basıncın artmasına neden olur. Bu uyumsuzluk Veziko Üreteral Reflüye yol açar. Bu koordinasyonun bozulduğu çocuklarda böbrek reflüsü görülme ihtimali daha yüksektir. Vücuttan dışkı atılmasında da benzer bir mekanizma çalışmaktadır. Bu uyumsuzluğun neticesinde kabızlık sorunu ortaya çıkar. Beyaz ırka mensup çocuklarda böbrek reflüsü vakalarının görülme sıklığı çok daha yüksektir. Buna ek olarak kız çocuklarında gelişen böbrek reflüsü vakalarının vücuda verdiği zarar daha büyüktür. İki yaşından daha küçük çocuklarda da henüz böbrekler doğal gelişimini tamamlayamadığı için böbrek reflüsü tehlikeli sonuçlar doğurabilmektedir.
Böbrek reflüsüne dair risk unsurlarını arttıran önemli bir neden de genetik yatkınlıktır. Anne ve babaların çocukluğunda böbrek reflüsü görülmesi, onların çocuklarında da görülme ihtimalini arttırmaktadır. Ayrıca böbrek reflüsü hastası bir çocuğun kardeşleri de mutlaka muayene edilmelidir.
Böbreklerin ne düzeyde hasar alacağı, reflünün şiddetiyle doğrudan ilgilidir. Böbrek reflüsünin şiddeti arttıkça hastanın böbreğinde meydana gelen hasar da o kadar şiddetli olmaktadır. Meydana gelen böbrek iltihabı, hastanın böbrek dokusu üzerinde skar doku oluşmasına yol açar. Bu da daimi bir böbrek hasarını meydana getirir. Bu hastalarda böbrek hasarına bağlı tansiyon yüksekliği şikayeti meydana getirir. Bu hastalık tedavi edilmediği takdirde böbrek tümüyle işlevini yitirebilmektedir.
NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi’nde görev yapan alanında uzman, deneyimli Çocuk Cerrahisi birim doktorlarını aşağıdan daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Çocuk Cerrahisi Birimi’nde hizmet verilen diğer hastalıklara aşağıdan ulaşabilirsiniz.